28 Kasım 2010 Pazar

SON MEKTUP

Sana yazdığım son mektubum elimde,
İlk ve son mektubum!
Hani sana hiç veremediğim,
söz edemediğim.
her bir satırı az önce yazmışçasına aklımda,
sevdan nasıl da alıp sürüklemişti yüreğimi…

Seni yeniden göreceğim hiç aklıma gelmemişti,
oysa aynı şehr-i’stanbul da solumaktaydık bu nefesi.
yıllar ne çok şey alıp götürmüştü bizden,
iki suskun yabancıydık şimdi.

Tuhaf bi yabancılık
sahiden karşımdaki sen miydin?
hayır, bu sen olamazdın!
o yaşam yüklü adam nerdeydi?
Yine de yüreğimde bir şeyler kımıldandı,
nasıl da elimden kayıverdi bir bardak çay?
sanki yüreğim akmıştı masaya.

Şimdi yıllanmış hüzünlerin ardından,
çoktan kaybettiğimizi görüyorum birbirimizi.
Yalnızca içimde hep o çocuk yaşayacak
acısı yıllar önce dinmiş,
alevinden artakalan közler, rüzgâra karışmış
bir tek gülümseyerek anımsadığım
anısı kaldı bu sevdanın;
ilk aşkım, ilk sevdiğim, ilk göz ağrım…

Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
17.11.2001 / Cumartesi
              23.45 

PS: Seni son kez gördüğüm 10.11.2001 – Cumartesi gününe…

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma