28 Kasım 2010 Pazar

SEVMİŞEM SENİ

Heybetli dağ yaprağa âşık
Deli çağlayan bir damla suya
Güneş gökyüzüne
Gökyüzü buluta
                         bulut
                                  yağmura.
Yağmur bana âşık
Ben yağmura öfkeli
Akar çılgınlar gibi üzerime.
Sırılsıklam olmuşum
                                daha bir öfkeli
Yağmur anlamsız,
                            şaşkın,
                                        kör.

Kırmışım gözlerimdeki tüm kilitleri
Kırmışım,
                 kırılmışım.
Yağmur bana âşık,
                             toprak sana
Sırılsıklam beynimin hücreleri
Düşüncelerim çırpınıyor çaresiz
                             yüzmeyi unuttular,
Birbirlerini eziyorlar yaşama umuduyla
                             hep birlikte
                                               boğuluyorlar.

Düşüncelerim sana eğilimli,
                                          düşlerim
Umudum, umutsuzluğum
                                       yüreğim.
Ben sana eğilimli,
                           sana sevdalı
Bana yağmur
                     âşık
                             sana toprak.



Sen
       avuç dolusu papatya sevdalısı
Serpmişem toprağa avuç dolusu
                                                 papatyalar
Sonra başak oluverip,
                                 kendimi ektim toprağa.
Sapsarı bir başak oluverdim
                                 buğday olmadan önce,
Avuç dolusu papatyayı
                                    sana sunmak için.

Papatya dolusu avuçlarımı uzattım sana
                                    avuçlayasın diye,
Papatyalarımı ve ellerimi
                                     ama sen yoktun.
Arandım, bulamadım
                                 haykırdım yokluğuna
Seni çalan toprağa
                             haykırdım
Öfkem yenik, mantığım galip
                             haykırdım
Severem seni
                     severem
                                   çocuk!!!

 Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
23.06.1999 / 28.06.1999
Çarşamba   /  Pazartesi    
Babil cafe  /       Ev

     
        


     

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma