28 Kasım 2010 Pazar

YAŞAMIN KANATAN YÜZÜ

Sonsuzluğun dinginliğinde
yüzerken kendimle,
gecenin sessizliğini izliyorum.
Ruhuma dolan sigaranın
son nefesinde,
geçmişi dinliyorum.


Ansızın bir ürperti sarıyor bedenimi,
üşüyorum…
Siyah beyaz bir fotoğraf düşüyor
aklımın kuytu köşelerinden,
silik hafızam netleşiyor.


Zaman durgun
bir nehrin kıyısında,
gidenler ve gittiklerimin ortasında
yalnızlığımı sorguluyorum.
Hem çok özlüyor,
hem neyi özlediğimi bilmiyorum.


Puslu havada kör bir
yürüyüş şimdi gelecek.
Yarınlar belirsiz
korkuyorum…


Sürgün verdi toprağından minik papatya
hücreleri bulutlarla sevişti
sağanak yağmurlarımla boşaldı an’a
ölüyorum!


Ölü bir dinginlikte şimdi bedenim
Kendimle çoğalıyorum.
Yalınayak çakıl taşlarından geçerek
yaşamın kanatan yüzünü öğreniyorum.


Karanlık sahnenin ortasında
pantomim oynarken parmak uçlarında,
yamacın kıyısından
okyanusun laciverdini düşlüyorum.
Dalgalar vuruyor yüzüme,
her bir zerreciğini ellerimde biriktiriyorum,
yaşam haritasının çöllerinde
kurumuş yüreklere savurmak için.


Ve ekiyorum benliğimi çorak tarlaya
yüreciğimin coşmasını bekliyorum
umutla…






Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
 16.05.2005 / Pazartesi  
               00:00



















 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma