3 Ekim 2012 Çarşamba

O

Hiç söylenmemiş cümleler yaratmalı,
yazılmamış şiirler okumalı,
yaşanmamış hikayeler yazmalı,
bestelenmemiş şarkılar söylemeli...

Kalbim gramofonda unutulmuş
kırık bir plak;
noktayla virgül arasına sıkışmış
...
gerisi!

Herkesin yarattığı cümleler var suskun,
yazmadan okuduğu şiirler,
yaşanmamış yazılan hikayeler,
öyle bir şarkı çalar ki içten, kimse duymaz.

Ruhum tozlu bir kütüphanede unutulmuş
kayıp bir harf;
N ile Ö arasında kalan
.
O!

Nihal -Özlem- Küçükdönmez
03.10.2012 - Çarşamba
00.10

sar/hoş

zil zurna 'sar/hoş' olup,
içimden gelen her şeyi
herkese çalasım var...

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
02.10.2012 - Salı

2 Ekim 2012 Salı

Sev-g-i

İnşallah seni sevdiğim kadar sevilirsin
seven kalp isteyemez üzülmeni

hep yanında olsun sevdiğin,
sımsıcak sarmalasın seni

can çekişin yüreği yakar
mutluluğun nefestir yarim

Âşkım, Âşkınıza secde eder
Sen sevdiğinle mutlu ol yeter ki

ruhum;
Yaradandan ötürü Yaradılanı sevdi

Öz'üm sükût eyledi
Tanrım korusun sizi...

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
30.09.2012 - Pazar
01.00

Yalan

Neden yalan söyler insanlar
kırmamak, kırılmamak için mi
saklanmak, sakınmak, kaçmak...
oysa her yalan bir kayıptır.

Sevdiğin bir yana,
ruhundan bir parçadır kaybın...
insan neden bunu yapar ki kendine
hiç anlamam...

Asıl üzüldüğüm,
bana söylenen ucuz yalanlar değildir
ruhunu hissettiğim bilindiği halde
duyguların gizlenmesidir
hissederim, söylemeye gerek duymam
ruhundan bir parça kaydıkça yıldız misali
ruhum kanar...

Nihâl -Özlem-Küçükdönmez
29.09.2012 - Cumartesi
23.00

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma