19 Haziran 2011 Pazar

vahid


vahide doğdum,
kalabalığa karıştım
teklikte yandım yakıldım
insanların arasında yalnızdım
isyan ettim, "neden" dedim

hamdım, yandıkça öğrendim
benlikten düştüm
kelâm ettim
kendimden geçtim
sükût eyledim
piştikçe "Bir" likte
Hiç'likte O'na vardım...


Nihal'K' An'da Düşe/yazı
18/06/2011 Cumartesi

4 Haziran 2011 Cumartesi

den-İZ-siz...

*denizi olmayan şehr-i yâr
deniz görmeden yaşayamam...*


Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
19.05.2011 Perşembe

(g)Özün...

(G)özüne bakmaya korktuğum
hüznüne yağdığım
gülüşüne aktığım
yüreğine yandığım;

Sözcükler kayıp kuyuda
D’üşüyorum çıkmazında
Düşünüyorum
Derm’AN’sız zamanlarda
yollar uzadıkça aramızda
y’anıma gelene değil de
Neden sana bu akış...

Sûre‘ti’nin hatminde
Katmerli hüzünler pişirdim
döndüm durdum satır'larında
Uykusuz gecelere semâ eyledim
(S)onsuz bir yanış bu har-ı ateş...

Nihal'K'
19.05.2011 Perşembe
00:30

ÂŞK

Âşk ile olmuşum divane
Şarap'a ne hacet gönül virane
Çölde ç'ağlayan çoktur bilene
sür -hayâl-i- realist düşlere...

Nihâl Küçükdönmez

(S)öz'ün tükenişi

-Sus'adı Yüreğim...
-Doldu, taştı, dondu k'İM'liğim...
-Ah! oysa yürek'ten geçen
-...- ardında,
şimdi k'İM'se(s)izliğimle pişmekteyim...
Nihâl KÜÇÜKDÖNMEZ
15.05.2011 Pazar

An'da Düşe-yazı

fikri sürgün gecede
düş'l'erim düş'ünde...
şafak söksün
uykusuz umutlara.
bir yıldız kayarken
Şems-î di'yâr'a,
sus'an'ın yüreğine akarsın...
dingin bir nehrin kıyısında
hayali aşıp,huzurla
g'özün birliğinde
ruh'a dalarsın...

Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
15.05.2011 Pazar

Yüreği Yaralım

Yangın yerlerinde talan olmuş ruhun
Kırgın, vurgun
Karaya oturmuş taka gibi durgun
Kimsesiz, çaresiz, solgun…

Kanayan bir şehirde, çağlarken kana kana
yüreğini sarmak ister bir kadın
göremezsin…

Kadının da yoktur senden bir farkı aslında
Yaralı, yorgun, kırgın…
Takati kalmamış kanadı kırık kuş misali
Plasentayla ana rahmine bağlı,
Kalbinde saklı sevgiye tutunmuş cenin gibi…

Kim bilir kaç yüzyıllık yürekler geçti hayatlarınızdan
Dostluklar yitti, Aşk kapıları kilitlendi
Başka şehirlerde, başka kadın erkeklere
yıldızları seyrederek yalnızlığınızın
nihavend makamını söylediniz birlikte
duymadan yüreklerinizin sesini ama hissetiniz…

Hani eski türk filminden kalma replik gibi
“-İnsan bir resme aşık olabilir mi?”
Kadın umudun ötesinde ruhunun bilincinde
yüreğinin götürdüğü yere gitti…
yaralı bir yüreğin kuytusunda aşkla
kâinatı seyretti…

Başka bir kadına vurgunken yüreğin
Saramaz yaralarını hiçbir kadın
(Kabuk bağlasa da kaşıdıkça sen yaralarını
kapanmaz hiçbir yara)
yara üstüne yara açarsın.
oysa dönüp baksan kadındaki rûh’a
yaralarını sarmak için Yaradan’dan
Yâr olur yoluna…
Nihâl Küçükdönmez
05 Mayıs 2011 Perşembe
00.10


YÂR’A…

Hiç iyi değilim bugünlerde…
kuldan gizleyemem Tanrı’nın bildiğini,
bir sen varsın umuduma gebe!
k‘im’liğin ise varlığımdan habersiz…

aynı doğum sancılanmalarında
iki yabancı gibiyiz
düşlerindeki kadını yaratırken sen
-dokuz kapılı ameliyathane’de,-
hüznümü kesmekte cerrah ince ince…

yüreğinin sahilinde bir kum zerresiyim.
tan kızılı düşerken güne,
okyanusuna yansıyan yakamozu seyrederim;
görmezsin…
ses-s-izce yürek atımını dinlerim.

sen; hayâl-î  âşk’ın harında kavrulurken
ben; k’alp yamacında sev-g-inle pişerim…
ruhu yâr’a yama ederken,
yâr’a kan-a-maktan biterim…

Nihâl KÜÇÜKDÖNMEZ
23 NİSAN 2011 – CMT.

4 İŞLEM

Yüreğim kan-m-ıyor hüznün kıyısında
yüzünü asma çocuk kıyamam.
farkında değilsin bakışlarımın oysa,
yağmurlarında yıkanmakta ruhum...

zaman aktıkça, sen ağladıkça ona
hüzünlerini toplayıp,
hücrelerime bölüp,
kalbimle çarpılanları,
ruhumdan çıkarıyorum sana...

ah! dönüp bir baksan şu can'a
can'an' olacak yâr'an'a...

Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ

25.04.2011 Pzt.

KAL'BE'!!!

Gidiyorsa kalmamalı insan
Kalacaksa sarılmalı doya doya
Sarılamıyorsa boşuna koşmamalı
İnsanız; herkes gibi biraz günahkâr.

Ruh'a yara açmak değil,
Kal'be'(!) yâr diyebilmek,
Öz'den sevebilmek,
Günah(ı)kâr etmek marifet...

Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
25 Nisan 2011 - Pzt

YAR“AD”AN

söz ruhtan akar, sus kalır geriye
altındaki cevhere aldanıp, girme kedere
yürekten seven neylesin diyeti
iftar vaktini bile oruç eyler...
K'alp'ten sevmeyeni ne etsin bu can
dîn'i Âşk olanın niyeti helâl
Can yanmadıkça, neylesin Canan
Âşk'a ermeyen yürek
hüzzam makamında üryan...

Ruhun semâ'sına düş'erken
canan'a yanmasaydı can
gülüşü âma kalır
Âşk’la dönmezdi Kâinat

Kâinat sonsuz AN'da Âşk'la yanar
düş'lere aldanıpta sanma ki zaman var
akrepleri kovalayan yelkovan
serabın vuslatında kayar
Sev-g-iye pervane olduysa can
Hamdolsun Can'an'ı Yar“ad”an...

Yürekten vurmadıktan sonra
kul köle olmuşsun boşuna
yar dediğin günlük değil asırlık,
suskunluğun özü yanışta.
deli'nin sevgisine sitem etme
köşkü neylesin Aşk ile coşan
aralanmadıysa sokak kapısı yeniden çal
-"kim o?" derse yar“ad”an
-"senim" dersen ayaklarına serilir yaşam!...

Nihâl KÜÇÜKDÖNMEZ
Düzenleme: 20.04.2011 Çarşamba

İsra(f)il (Mavi)

...
İsrafil borusuyla
    Pupa yelken giderken
Kan yağıyor gökten…

Beyaz bir güvercin
           düşüyor denize
 ses-s-izce…

Şeytan’ın uşağı;
    Sev-g-i’yi vururken
Özü İsra(f)il kan’ıyor…

Zebaniler cehennemlerinde
     Cennetin barış elçilerini
bulacaklar karşılarında

Uyanış umudun ardında
      İnancın Kalp‘in’inde
Nefs’in ölümünde…

Ey İnsanlık;
       Öldürmeyi öldür ki
Yaşama dönsün dünya!

Din, dil, ırk ayırımı olmadan
    Rahim’ine düşen sperm gibi, birleşelim
Kâinatın sonsuzluğunda…

Nihal Küçükdönmez
14/03/2011 Pazartesi

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma