26 Eylül 2012 Çarşamba

Kıta

Kıtalar aşıyorum mısra mısra
ruhunu okuyarak.
Hüznün duvarında
yosun kokulu sevi büyütüyorum,
yetim kalmış çocuk kalbimle...

Sen ki anlamadın hücremdeki aşkı;
kalbinden öte, ruhumuzdan aşkın,
(G)özüne hükümlü
yardan yara-ya- varan
Yaradan Aşkı...

Belki de anlatamadım
özünden kalbime yağan hüzün yağışı.
Bir hikmeti vardır elbet
iç'im'i satır satır kesen
(s)özümün (s)ana akışı...

Rabbim ruhundan üfler ruhumuza
Oku diye başlar Kâinat Kur-an'ı
Kalbinden oku ilahi aşkı
sıkarak canı, incitme cananı
Âşık kullarını korusun Allah...

Nihâl - Özlem- Küçükdönmez
26.09.2012- Çarşamba
00.55

Yol

Ben senin (g)özünü
bir an (g)örmek için
yoluna hayatımı adadım.
Sen b'an'a (b)akmasanda olur.

Öyle bir AN gelir ki
(b)akışımız kesişir.
Ne de olsa,
yürüdüğümüz yol BİR!

Nihâl - Özlem- Küçükdönmez
26.09.2012- Çarşamba
00.35

Ç'ektiğin S'oluk


Herkes kendi acısından besleniyor hayatta
her geçen günde güneşi doğururken gökyüzü,
acımıza katmerler pişiriyoruz, hüzünler büyütüyoruz
bardaktan boşanırcasına yağan yağmur misali.
Yorgunum demekten yoruldum!

Geceler şafağı vururken, gündüz yatağa düşer bedenler
başın yastığına aşık, bir ceset gibi uyur benlik
düş kırıklığında dalıp rüyalara, umuda sarılır kalp
hüzün sağanağında ruhlar yanar.

Yaş-am'da acılar kadar,
mutlulukla da beslenmek var an'da...

Mutluluk; bir fincan çayda,
zamanın nasıl geçtiğini anlamadan ruhunu paylaştığın dostlukta,
düşlerle başını omuzuna yasladığın yar-a-da,
kalbini coşkuyla çarpan aşkta,
an'ın toplamında, hüznün çıkarmasında, acının b'ölmesinde...

Huzurla iç-in'e ç'ektiğin derin bir s'oluk yarat kalbine,
Allah Âşkını g'öreceksin hücrelerinde...

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
24.09.2012 - Pazartesi
23.20

İç'sel Yolculuk

Hayatımın toplamında
gözyaşlarım daha çok gülüşlerimden,
kalbim daraldıkça genişledi derinden.
karanlık bir kuyuya düşer gibi vardım ruha.
bir âmâ gibi yürüdüm düşe kalka...

Kısık gözlerle bana bakan bir çocuk karşımda
kimsin diye sordum ona,
senim diye verdi cevap
bir damla yaş aktı kalpten ruha
sarılıp çocuğuma gülümsedim doyasıya.

Yaralarım var onarılmaz, zaman derman olmaz
sarıldıkça içimdeki çocuğa vardım Yaradana.
Şimdi canım acıdan kavrulsa da
bilirim bana şah damarımdan yakın
Allah'ım var!

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
21.09.2012 - Cuma
18.45

21 Eylül 2012 Cuma

Anlatamıyorum

Kalbim nasıl anlatsın
ruhumdaki acıyı
üstelik ne anlamı var
anlatmanın
Aşk diye
Dost diye yanan
deli divanenin
dinleyeni yok ki!

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
20.09.2012 - Perşembe
23.30

Hırçın Kırılganlık

Kimsenin umurunda değil ruhumdaki acılar
kalbimin yanışı, soluksuz kalışım.
Herkesin acısını acım bilirken
sözcüklerin çığlığında, sesim çıkmadan
boğuluyorum bir okyanusun ortasında.

Hani nerede dost bildiklerim,
hüzünlerinde yıkandığım kardeşlerim,
Hak yoluna baş verdiğim canım?

Meraktan mı, sabırsızlıktan mı hatırlamam
sekiz aylık yalnızlığımla düştüğüm gibi dünyaya,
her geçen an'da yaklaşıyorum tek başıma sonsuzluğa.
Kırgınlığım azgın dalgaların hırçınlığında!

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
20.09.2012 - Perşembe
21.00

Kefaret

Kırgınım (g)özüne
dönüp de bi bakmadın (s)özüme
bu bağ ki Haktan bir emirdi ikimize
dualarım seni anar sessizce
en azından sen sevdiğine kavuş diye
ancak bil ki Kâbe’yi tavaf etsen de
yarım kalan ruhumuzun ödeyemezsin kefaretini
en azından semah et ruhundan yüreğine
Allah’ım bağışlasın Aşk ile yanan kalbimizi…

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
20.09.2012 – Perşembe
19.30

Doğum

Çatlak bir bardağa
su doldurmaya çalışmak gibi hayat.
Su bardaktan sızar,
parmak arasından kayıp gider.
Ellerim titrer, camın saydamlığında.
Şimdi ne hayata tutunabilirim,
ne de çatlakta ki suyun
dökülüşünü durdurabilirim.
Yaşlı ömrümden bir gün daha eksilir,
inancın suretinde,
kim'se-s-sizliğimle hayali dileklere tutunup
ruhumdaki mumu üflerim...

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
17.09.2012 - Pazartesi
12.00

13 Eylül 2012 Perşembe

şiirce

unutmak insan kusuru
b'akarsa içine hatırlatır ruhu

Sözün matem olduğu sürece
ruhum (g)özüne yanacak şiirce


Nihâl - Özlem- Küçükdönmez
09.09.2012- Pazar
23.55

b'Aşka ç'Ağlayarak

Nerdesin ey yar
bir ses ver dehlizinden
ruhun duysun sevgimi
sesine hasretim nicedir
(g)özünde yandıkça
sen yarine kandıkça
kül eyledim.

Sevdiğine varıp
huzurla dolduğunu bilsem
yıkardım hayali kalelerimi
yakardım tüm sözleri
ancak bilirim
ne sen tutunabilirsin sevdiğine
ne ben sana...

uçurum yüklü sevdalarda
aynı duygularla
sen ona, ben sana
düşeriz yardan b'aşka ç'ağlayarak.

Şimdi ne diyeyim ben sana
harfler bıçak sırtı kelimelerle
dilimi keser;
Ne gel diyebilirim, ne değmez yanma
Ben yanarken sana;
ne gel dersin, ne de benim için yanma
bu saatten sonra ne desen boş zaten.

bilirim ki ayrı g'örülse de yollarımız
Hakkın huzurunda Bir'dir Fıtrat
Ruhumuz tanıştığı gibi ahirette
buluşur elbet yeniden mahşerde

Dünyadaki kad-e-rine de
EyvAllah!

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
09.09.2012 - Pazar
16.00

Şükür

Şükürler olsun ki sevebiliyorum
ve sevdiğim beni sevmese de
sevmesini biliyor!...

Nihal -Özlem- Küçükdönmez
29.08.2012 - Çarşamba
02.15

7 Eylül 2012 Cuma

Ta'nı'şma

Songül Erol'a

Bazen yeniden başlamak gerekir hayata
tozlarından arınmak
derin bir nefes çekmek yüreğine...

Kardeş türküleri yakalım gel seninle,
oyunlar oynayalım,
biraz saklambaç biraz körebe,
mutlak bulalım kendimizdeki bizi.
Evcilikler kuralım ruhumuza yol alan,
bana uğra umudun kapısından
fal bahane, 40 yıllık hatır olsun kahvede
ne kadar çok içersek o kadar pekişsin
Dostluğumuzun kökleri.

Masmavi gökyüzünü izleyelim,
yemyeşil çimenlere uzanarak
Omzumda uyu huzurla...

Gözyaşlarımız akacak olursa eğer ansızın
düşmeden tutalım bizi, usulca akarken yaşlar.
mutlu olamasak da her zaman,
umudu yitirmeyelim.
sıkıca sarılalım hayata,
hüzünlerden büyümeyi öğrenelim
ama hep çocuk kalsın bir yanımız, salt
Dostluğumuzu büyütelim.

Bir nehrin yanı başında
duvarların kumdan kalelerini yıkıp
içten sevgiler doğuralım seninle...

Kimsesiz çocukluğa inat
inançlı, dürüst çocuklar yetiştirelim.
sokaktaki köpekle oynarken sen,
yolumuzu saran ağaçlara sarılayım ben
çiçekler koklayalım rengârenk içimize işleyen
insanlığa anlam katabilmek,
insan'a can verebilmek için
gece gündüz Âşk ile çalışalım birlikte
Dostluğumuzun hikmetiyle.

Var mısın benimle (yeniden) ta'nı'şmaya
Kâinatın tesbihatını
Dostlukla çekelim Hak yolunda...

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
04.09.2012 - Salı
23.23

ÖLÜM Ç/AĞI

Ne çok
ölümüm var benim!

Her gidenle birlikte
bir parçamı gömdüm.
Cen'azen'in uykusunda
kordon kopar.

Ağıt düşer toprağa,
filiz verir yonca,
kadersiz ruhlarda.

Anıları kalır usulca,
kalbi parçalayıp,
ölüm ç/ağı ören yarada...

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
04.09.2012 - Salı
15.40

1 Eylül 2012 Cumartesi

Hamd

Suskunluğun ölümden beter bir yazgı gibi
ben de sustum artık, iç'im' ç/ağlasa da
sûkût eyledi kalbim, Rabbimden sabır diledim
Nefesim kesiliyor seni düşündükçe
-ki her an zihnimdesin, sigaranın dumanını
çekiyorum ciğerlerime, sonsuzluğu çeker gibi
sonsuzlukta seni ruhuma katmak için...

Odalara kapattım kendimi, kimsesiz, sessiz
odalar, iç cephelerimde durmaksızın çarpışır
imgeler bir anlam arar yokluğuna, hiç'liğe
yazgımdır bu benim kaderin cilvesi,
-ki kader dediğim de kendi seçimimdir
çaresizlikte imanımın sınanması gibi
yokluğunla artan inancımsın şimdi...

iki satır oldu öldürdü sözlerin
celladım oldun vardım Yaradana, teşekkür ederim
(g)özünden bilip sûre'ti'ni, ruhunu okumak istedim
yokluktaki varlığını tanımadan vurgun yedim
-ki er-i-dim yanarak varlığındaki yoklukta
Hakk'ın kudretiyle Âşk ile semah ederek Kâinat da
İnancımdan imana vardıran Allah'a hamd ederim...

Nihâl- Özlem- Küçükdönmez
01.09.2012 - Cumartesi
23.30

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma