25 Kasım 2010 Perşembe

NİHAVENT MAKAMI

Ne şarkılar avutuyor beni şimdi
ne de şiirler
bir delirişin orta yerinde
çaresizliğimle baş başayım.
Hiçbir şey yapasım yok
hani elimi uzatsam kırılırdı ya çiçekler,
kıpırtısızca izliyorum artık
kurumuş çiçeklerimi.

Sevdiğim her şeyi yitirdim
Ne amacım var şimdi
ne de umudum
bir umarsızlığın içinde
sessizliğimi dinlemekteyim.
Büyütemedi kendini yüreğim,
küçücük elleriyle tutunamadı hayata,
biraz sevgiydi isteği, biraz paylaşım
aşkı da dostluğu da yanlış bildi
öğrenemedi dünyanın kuralını, kaidesini.

Toprakla da paylaştım yaşamı
                                              yıldızlarla da.
Sığ nehirlerde de yüzdüm
                                             derin okyanuslarda da.
Düşünmeksizin atladım bazen
                                             coşkun çağlayanlara
paramparça oldu ruhum ölmedim
                                              -yaşamasam da.-

Ne yalnızlığım acıtıyor beni şimdi
ne de kimsesizliğim
bitkisel hayatta solurken yaşamı
salt zamanı tüketmekteyim.

Ne ölüyüm ne de yaşayan!
akreple yelkovan arasına sıkışmış
amaçsız, çaresiz, kimsesiz, sessiz
sözcüklerin nihavent makamıyım şimdi…

Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
03.01.2007 Çarşamba              

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma