14 yıl sonra kara bir cumartesi
Ayhan sensiz geçen 14 yıllık Cumartesinin ağıtı bu
ne bir şiir ne bir şarkı ne bir öykü yarım kalan aramızdaki
yaşanmamış yıllarımız bu yazı yarım kalan tümcelerimiz
benim yarım yas/yarım kalan yaşamım ağabeyim
yoksun! yokluğun hançerin bağırsaklarımı parçalayıp sökmesi gibi
uçurum yüklemli yol boyunca durmaksızın kusmak gibi
sensiz hayatımın ortasında ne yapacağımı bilemeden kalakalıp sıçmak gibi ...
yokluğun biçimsiz bir müshil, hayat korkunç bir şaka,
trajikomik bir tragedya şahane bir medya
herkesin yüzünde ayrı bir maske çeşit çeşit seç beğen al
senin bıraktığın zamanlardaki dostluklar yok ayhan
hatta bilmem ki senin yaşadıklarında dostluk muydu
yoksa sen de mi maskeler takardın yüzüne bilmem ki
tek bir can dostun var bilirim, hani kollarında gittiğin
Dostluk dediğin de bu değil mi Âşk gibi Bir!
Hayata dair ne öğrendiysem senden yadigâr abim
hepsi yarım, kırık bundandır hafızam silik, yitik
şimdi içimden ne gitar çalmak geliyor
ne sinema, tiyatro, opera seyretmek
dem çekmenin bile tadı yok artık, kadeh tokuşturmak kifayetsiz
ateistliğine inat deistliğimle yokluğuna hu çeker oldum
nefesim tükendi, (s)oluksuz kaldım
ne yapsam ne etsem nereye gitsem ben sensizliğe bi çare bulamadım...
(Yokluğunda ne ailemizi toparlayabildim ne kendimi
oysa gittiğin gün arkadaşın tiyatro maskı yüzüğünü parmağıma takarken;
"sen güçlüsün, ona en çok sen benziyorsun, sen ayakta durup ailene destek olmalısın" derken omuzlarıma ne çok yük yüklemişlerdi daha on sekizimde, o gün bu gündür yokluğunun yükünün altında ben de çürüyorum ayhan!
oysa sen çoktan toprağa karıştın. Mineral,bakteri, protein oldun... Yaşamın özüne döndün, yeniden can oldun!)
Ve işte yine yarım kalıyor bu yazı da
yarım kalacak hayatlarımız gibi...
4.8.2012 - Cumartesi
03.45
0 yorum:
Yorum Gönder