6 Ağustos 2012 Pazartesi
Rüya-i'nat
olmamalıydı böyle sonumuz
dostum biliyorum boşuna
yazılmış olacak bunca yazı
ancak belkide değil hiç bir an
yaşadıklarımız gibi yazdıklarım da boşuna!
Biliyorum beni duymuyorsun şimdi
ancak haykırsam kainata kazılır belki sesim
hem onca yıl konuşmalarımız var seninle
yıldızlarda oturmuş dinliyorsundur belki sen de
benim evde oturup kasete kayıtlı sesini dinlediğim gibi...
Hatırlamıyorsun belki de beni, kardeşlik nedir bilmiyorsun
yinede onca çocukluk oyunlarımız var seninle
belki oralarda birileriyle oynarken anımsarsın bir anda
dejavu dediğimiz nedir ki başka?
sahi yıldızlardan kahraman oluyor mu oralar da
merkür'den sanatçı çıkıyor mu?
yeni bir meslek edindin mi mesela kendine?
burada oyuncu olmak isterdin;
gezegen gezegen dolaşıp gezgin bir oyuncu mu oldun
yoksa yine göktaşlarından inşaatlar mı kuruyorsun?
evrensel barış örgütü gibi bir birliğe mi üyesin yoksa
çok yoğunsun da o yüzden mi uğramaz oldun ruhuma???
Nerelerdesin dostum,
seni arar oldu kalbim rüyalarımın çıkmazında
kapılarım çıkmaz sokaklara açılmakta,
hangi sokağa dalsam sensizliğe varmakta
özlemim anlatılmaz bir yoklukta, sensizlik çözümsüz bir girdap
her neredeysen, ne yapmaktaysan, hangi cennette, cehennemdeysen,
Abim... Ayhan!!!...
dayanılacak gibi değil yokluğun, ne olur rüyalarıma gel en azından...
Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
06.08.2012 - Pzt.
22:00
Yaş-lı Çocuk
Burcu ALP ÖZTÜRK'e
Yaşlı bir çocuğum ben
büyüyemedim
hayata karşı
zaman neyi değiştirir ki kardeş
yüreğimin gizinde bulursun
ancak beni
elbet istersen…
Herkese açılmaz dehliz denizlerim
öyle bir coğrafya ki
sabır ister keşfi.
bazen çıkmaz bir labirentte
bulursun kendini
dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin
oysa geçtiğin yollarda
bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına
görebilirsen tabi…
bakmakla görmek arasındaki fark bu
bakmakta değil
keramet
görebilmekte dehlizi.
Paramparça yüreğimdeki
küçücük
umut ışığı
sımsıcak sarmalar hayatı sevice
dost ki boşa sarf edilecek
sözcük değil
paylaşılmadan yaşamlar
çabalamadan, ırak çorak çöller
aşılmaz
sınırsız okyanusa varılmaz
istersen,
görürsen, yaşarsan
tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın
ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…
Sonrası bize kalmış!
Asıl
“biz” olabilmekte hayat
paylaşabilmekte solukları güvence
bir
kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte
hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda
varabilmektir keşf-i diyara…
Kurulan her tümce
yapıtaşlarımızın temelidir.
düşünülerek
oluşturulmalı simetri
milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin
kimyasını bilemem ama
edebi eserlere ilham kaynağı olmuş
bir
muammadır hala
gizemli bir coğrafya
keşfedildikçe yeni
keşiflere gebe…
yaşlı bir çocuğum ben
büyüyemedim hayata karşı
oysa iç denizlerim öyle kocaman ki
inebilirsen derinlerine
yağmurların ardındaki toprak kokusu
yayılır bedenine
küçücük bir papatya tohumu filizlenir
soluğunla
yetiştirirsin
ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)
yaşı olmayan
yüreğime ekersin…
Sonrası sana kalmış!
Nihal Küçükdönmez
30.09.2005 / Cuma
0 yorum:
Yorum Gönder