4 Haziran 2011 Cumartesi
Yüreği Yaralım
Kırgın, vurgun
Karaya oturmuş taka gibi durgun
Kimsesiz, çaresiz, solgun…
Kanayan bir şehirde, çağlarken kana kana
yüreğini sarmak ister bir kadın
göremezsin…
Kadının da yoktur senden bir farkı aslında
Yaralı, yorgun, kırgın…
Takati kalmamış kanadı kırık kuş misali
Plasentayla ana rahmine bağlı,
Kalbinde saklı sevgiye tutunmuş cenin gibi…
Kim bilir kaç yüzyıllık yürekler geçti hayatlarınızdan
Dostluklar yitti, Aşk kapıları kilitlendi
Başka şehirlerde, başka kadın erkeklere
yıldızları seyrederek yalnızlığınızın
nihavend makamını söylediniz birlikte
duymadan yüreklerinizin sesini ama hissetiniz…
Hani eski türk filminden kalma replik gibi
“-İnsan bir resme aşık olabilir mi?”
Kadın umudun ötesinde ruhunun bilincinde
yüreğinin götürdüğü yere gitti…
yaralı bir yüreğin kuytusunda aşkla
kâinatı seyretti…
Başka bir kadına vurgunken yüreğin
Saramaz yaralarını hiçbir kadın
(Kabuk bağlasa da kaşıdıkça sen yaralarını
kapanmaz hiçbir yara)
yara üstüne yara açarsın.
oysa dönüp baksan kadındaki rûh’a
yaralarını sarmak için Yaradan’dan
Yâr olur yoluna…
Nihâl Küçükdönmez
05 Mayıs 2011 Perşembe
00.10
Yaş-lı Çocuk
Burcu ALP ÖZTÜRK'e
Yaşlı bir çocuğum ben
büyüyemedim
hayata karşı
zaman neyi değiştirir ki kardeş
yüreğimin gizinde bulursun
ancak beni
elbet istersen…
Herkese açılmaz dehliz denizlerim
öyle bir coğrafya ki
sabır ister keşfi.
bazen çıkmaz bir labirentte
bulursun kendini
dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin
oysa geçtiğin yollarda
bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına
görebilirsen tabi…
bakmakla görmek arasındaki fark bu
bakmakta değil
keramet
görebilmekte dehlizi.
Paramparça yüreğimdeki
küçücük
umut ışığı
sımsıcak sarmalar hayatı sevice
dost ki boşa sarf edilecek
sözcük değil
paylaşılmadan yaşamlar
çabalamadan, ırak çorak çöller
aşılmaz
sınırsız okyanusa varılmaz
istersen,
görürsen, yaşarsan
tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın
ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…
Sonrası bize kalmış!
Asıl
“biz” olabilmekte hayat
paylaşabilmekte solukları güvence
bir
kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte
hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda
varabilmektir keşf-i diyara…
Kurulan her tümce
yapıtaşlarımızın temelidir.
düşünülerek
oluşturulmalı simetri
milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin
kimyasını bilemem ama
edebi eserlere ilham kaynağı olmuş
bir
muammadır hala
gizemli bir coğrafya
keşfedildikçe yeni
keşiflere gebe…
yaşlı bir çocuğum ben
büyüyemedim hayata karşı
oysa iç denizlerim öyle kocaman ki
inebilirsen derinlerine
yağmurların ardındaki toprak kokusu
yayılır bedenine
küçücük bir papatya tohumu filizlenir
soluğunla
yetiştirirsin
ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)
yaşı olmayan
yüreğime ekersin…
Sonrası sana kalmış!
Nihal Küçükdönmez
30.09.2005 / Cuma
0 yorum:
Yorum Gönder