12 Kasım 2012 Pazartesi

Kâinat-ı Âşk

haydi bu gece sabahlayalım seninle
sen kendi iç çeperinde yoklarken kendini
ben sessizce seyredeyim seni uzaktan
kayıp yollarına bir tümce daha düşsün ruhumdan

haftalardır yatağa sığınıyorum uyumasam da
sırf iç'im'e yağan sözcükleri susturmak için
sırf sana yazmamak için, sırf diner belki diye
bu kahredici kelimeler sessizce çekip gider diye karanlıkta

ne fayda *şimdi yoksun, sonra yoksun, orda yoksun
zaten yoksun* derken -şarkılarım birer birer kırılıp döküldüler-*
ve düşünüyorum kime bu kelimeler, şarkılar şimdi sana mı
yıllar önce kaybettiğim ağabeyime mi -anılarım birer birer ah kırılıp döküldüler-*

ona yazdıklarımın iki katı sana yazdım o ölü sen yaşıyorsun diye mi
yoksa ölü kalmış bir yitiklikten, yüzünü hayata çevirmen gerektiğinden mi
nedir bu bitip tükenmez sözcükler, ruhun inayeti mi Allah'ın hidayeti mi
canlarımız kesişti, bir'dir ruh sen yok saysan da bu kelimeler de sana

Kur'an-ı Kerim okurken anlamların ardındaki gizi arar gibi bulmalıyız
kendimizdeki cevheri, yürüdüğümüz yolların karanlık köşelerini
daraltma yüreğini ey güzel sevgili- benden değil, Tanrının sevdiği-
fark et ne olur bu yağış sürecek, karanlıktan çıkarmadığın sürece kalbi

muzdarip değilim acından, ölümün güzel yüzüyle tanışmışım
özlem ikinci suretim, ruhunu bir kez görmüşüm yine görürüm elbet
ne kadar s'aklasan da g'özünü benden Rabbim açtı hikmetinden
uyan da derin uykularından ey güzel yar, Kâinat-ı Âşk gücenmesin...


Nihâl-Özlem Küçükdönmez
26.10.2012 - Cuma
01.50

*Yaşar Kurt - Yoksun- Şarkısının sözlerinden alıntıdır...

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma