7 Eylül 2012 Cuma

Ta'nı'şma

Songül Erol'a

Bazen yeniden başlamak gerekir hayata
tozlarından arınmak
derin bir nefes çekmek yüreğine...

Kardeş türküleri yakalım gel seninle,
oyunlar oynayalım,
biraz saklambaç biraz körebe,
mutlak bulalım kendimizdeki bizi.
Evcilikler kuralım ruhumuza yol alan,
bana uğra umudun kapısından
fal bahane, 40 yıllık hatır olsun kahvede
ne kadar çok içersek o kadar pekişsin
Dostluğumuzun kökleri.

Masmavi gökyüzünü izleyelim,
yemyeşil çimenlere uzanarak
Omzumda uyu huzurla...

Gözyaşlarımız akacak olursa eğer ansızın
düşmeden tutalım bizi, usulca akarken yaşlar.
mutlu olamasak da her zaman,
umudu yitirmeyelim.
sıkıca sarılalım hayata,
hüzünlerden büyümeyi öğrenelim
ama hep çocuk kalsın bir yanımız, salt
Dostluğumuzu büyütelim.

Bir nehrin yanı başında
duvarların kumdan kalelerini yıkıp
içten sevgiler doğuralım seninle...

Kimsesiz çocukluğa inat
inançlı, dürüst çocuklar yetiştirelim.
sokaktaki köpekle oynarken sen,
yolumuzu saran ağaçlara sarılayım ben
çiçekler koklayalım rengârenk içimize işleyen
insanlığa anlam katabilmek,
insan'a can verebilmek için
gece gündüz Âşk ile çalışalım birlikte
Dostluğumuzun hikmetiyle.

Var mısın benimle (yeniden) ta'nı'şmaya
Kâinatın tesbihatını
Dostlukla çekelim Hak yolunda...

Nihâl -Özlem- Küçükdönmez
04.09.2012 - Salı
23.23

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma