1 Ağustos 2012 Çarşamba

VEDA

Hoşçakal Sevgilim,
hiç kapını çalamadım bağışla
sözcüklerin çığlığı dışında

söylemlerin anlamı yoktur bazen
sen bir başkasını severken
ben (g)özüne akarken
sadece sessizce durdum kapında.

sanırım sezinledin bazen
konduramadın, olmazlara daldın
nasıl olsun ki?
karşılıksız seviyi en iyi sen bilirdin
oysa bilemediğin sevdiğim
yüreğimden dilime değdirdiğim
Hak yolunun Sûreti..

Yalnız şehirlerimizden (b)aşka bir diyarda
keşfedilmemiş coğrafyalarımızın sûrelerini okumak
tanımadığın bir kentin ezanında sesini bulmak
sessiz, ıssız, kimsesiz, denizsiz limanlara sığınmak
imkansız, çıkarsız, amaçsız, beklentisiz düşlere dalmak...

bu bir veda şiiridir, hiç kavuşamayanlar için yazılan
hiç sevmeyen ve diğer yandan çok sevenlere
Sevgilim, ilk defa sana sevgilim diyorum yanlış anlama
ruhumdan şu an yağan Tanrımın hidayetinde böyle
yoksa Yaralarıma armağan 'Yar'-a-sın sonsuza kadar...

Yarim; bilirim her şey anlamsız bu hayatta
oysa sana anlamlı neler neler yaşatmak isterdim
söylemek anlamsız evet! önemli olan yaşayabilmek,
Yaşatabilmek!

Hak Yolumun Birliği; görünürde ayrı olsa da yollarımız
özünde varacağımız yer aynı. ben ki senin (G)özünde
Hak Aşkına vardım. Erenlerin şahını şimdi neylesin gönül?
Rabbimden dilerim yüreğine dert eylemesin!

Âşkım; Allahım seni sevdiğine,
beni kendisine nasip etsin!!!


Nihâl - Özlem- Küçükdönmez
30.07.2012
12.56
El-Aziz

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma