12 Ağustos 2012 Pazar

Hak Kapısı

İki kelimeyle çok uzun bir şiir yazmak istiyorum bu akşam
biraz benliği, biraz yüreği, çokça ruhumu anlatan
sana olan sevgimi, seni bilmeden hislerimi yansıtan
benliğin acıyla kıvranırken çaresizliğe sürgün oluşumu,
yüreğinin her yanışında kalbimin sıkışmasını,
ruhumdan ruhunu okuyuşumu...

Bilemezsin bu nasıl bir aşk-ı kıyam'ettir
liğme liğme olur her yerin, kavrulursun
seni düşünmek karanlık bir kuyuda ışık aramak gibidir
hani bir çöle düşmüşsün de sürekli suya varacak gibi
tuhaf bir arayış, bekleyiş içinde debelenir durursun
oysa geceler şahittir bir başınalığa ve senin vurdum duymazlığın...


Hiç bitmeyen bir şiir yazmak istiyorum sana
nasıl anlatılır bilmiyorum ki iç'im'in halleri
Hak'tan gelen (s)özcüklerin kifayetsiz kaderi
O yaz dediği An'da elim düşer mürekkebe
boğulur kalırım bir divit ucundaki kelimelerde
Yarim yeter ki anla, senden öte bu (y)anış...

(S)özüm birdir, ne gelir elden kaderine razı benliğim
tek dileğim bir gün (g)özünü seyreylemek,
vardır elbet Tanrı'mın bir bildiği, sana bu sözlerle seslenerek
yalvarırım yıkma kendini, kilitler vurma ruhuna, dayanmaz yürek
sen ki ruhu güzel melek, kan-a-maktan vazgeç artık şeytanlara
kanatma bu canı da, Allah bir kapı açacaktır ruhumuza!...


Nihâl - Özlem- Küçükdönmez
12.08.2012 - Pazar
19.30

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma