18 Mayıs 2012 Cuma

YAN(MA)


Âşıkların hizmetleri de, 
                                                           hizmetlerine karşı aldıkları da 
Hak Têâlâ’dır. 
                                                                ( O’nun rızası, lutfu ve ihsânıdır.) 
Mevlana Celaleddin Rumi 


Şöyle bir dönüp baktım hayata
neredeyim, ne yapmaktayım diye
kendini bilirken kaybetmek niye
bedenden can çıkmadıkça
pes etmek ne hadde?

Yok öyle yan gelip yatmak
sancılarla kıvranmak
Düşüneceğine bir iş eyle
Uyandım diyorsun, silkelen öyleyse
Mahmurluğun seyrine dalmakta ne?

Madem geldin hümayun-u dünya’ya
İnanıyorsan hak yoluna
Yaşayacak, yaşatacaksın doya doya
İnadına tutunacaksın hayata
Gidişi beklemek yakışır mı ruha?

Hamdım, yandım der durursun
pişerken candan kavrulursun
elbet düşeceksin yükselmek için
Bu yolların nicelerinden geçtin
yakışır mı oynamıyorum deyip vazgeçmek?

Be hey hatun kişi
bu ne işve, cilve, naz işi
Dost ruha dalıp, yürekten öperken
Elinden tutup seni ışığa çekerken
Bırakıp her şeyi, herkesi karanlıklara nasıl düşersin?


Üst baş toz içinde, silkelen de kendine gel
Küfre sapmaktan vazgeç, sükût et de bekle
sabret yürekten, ruhunu arındır abdest ile
Şükret haline de secde et sevgiyle
Dua ederken, olmuyor deyip isyan niye?

Cehennemi yakta gel, Araf’ı yıkta gel
Kalp kırıklarını Âşk ile topla da gel
Çözümsüzlükleri özüne kat, çareler yarat da gel
Birliğin ateşini yakarak geç, düşmekten korkma
Cennet bahçesinde dostlarla bekliyor Allah!


Nihâl - Özlem- Küçükdönmez
17.05.2012 Perşembe

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma