18 Mayıs 2012 Cuma

Kozmik Savaş

Tanrı'yla Şeytan'ın çarpışması
Kim kazanacak bu savaşı
Çekildim bir köşeye izliyorum sessizce
Kan revan içinde kaldı gök-kubbenin her tarafı 

Bir yanım kâinatla sema eder mevlana misali
Bir yanım aç, susuz, kimse-s-siz, çaresiz
Okyanus gel-gitlerinde savrulur benliğim
Kasırgalar savurur çığlıkları sessiz, ruh akar dilsiz

Herkes kör, sağır, bencil, umursamaz, sinsi mi,
Ya benim gördüğüm bahçeler yüreklerdeki?
Çirkin yüzlerinizi savurmaktan vazgeçin
Maskelerinizin altında nice cevherler gizli...

Atom parçalar kimliği
Nötron, proton, elektron korur dengeyi
Yer gök tüm canlılar, Yaradanı tesbih etti
Mühürlü yürekler göremedi gerçeği…

Zıtlığın savaşıdır bu bitmez içimdeki
Oysa bir'dir her şey, herkes, kalbin sesi
Ey insan uyanda kıyam-et alameti
zamaN vakti şimdi tersten oku da gör sûre'yi

İsrafil'in sesidir bu sûr ile vurur kalbi
Ruhları çağırır O’nunla Aşr-ı Şerifi
Gör de Azan ile Ezan arası inceliği
Sönsün artık Zebanilerin Cehennem ateşi

Dua düşer (g)özden Hak ile daimi
Ka-l-be tavaf et de bul Mekke’yi
Çamurdan yaratılmış ‘İnsan’ sireti
Sığın affına, sil artık kini, nefreti…

Herkes ölü, parçalandı içimin gergefi
Duymaz kimse köşede yatan bedeviyi
Acı içinde uyur düşlerim, kesik kesik nefesi
Bitsin bu kâbus, duyun artık evrenin efendileri!

Aşk ile çağlarım Allah zikriyle bâtınî
Yaptıklarına sual olunmaz arıt içimi
Kalp yanar, ruh yağar, Şems-i alevin zeval vakti
Duy ne olursun sesimi Yarabbi!

Nihâl Küçükdönmez 
13.05.2012 Pazar
22.55

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma