6 Eylül 2009 Pazar

BİRAZ

Salt zamanı yıkmaktayım
Uzanmışım halıya
ajandalar, kitaplar, şiirler
Şiirler sevda,
Şiirler özlem
Şiirler Ahmet Arif'ten bir damla
                             - "oy alarga"
Şiirler bir damla kan
Belki "Şairin Kanı"
Belki de
bir damla kandır mendilimdeki
                 kulaklarımda çınlayan.

Özlem fırtınası esmekte,
                          sağır edercesine.
Sözcükler yarım,
                         kırılmış her biri
her bir parça savrulmuş bedene.

Dilim prangaya vurulmuş
                        - konuşamaz
Ellerim uzanır ulaşamaz,
                        - okşayamaz.
Sevemem bir türlü sevdiğimi
                         söyleyemem
Dünyanın bütün çiçeklerini ona
                         verebileceğimi.
Gözlerim belki gözlerim ele verir beni,
Sevdiğim baktığında kaçmasalar
o sonsuz derinlikten.

Sevdiğim, ah be sevdiğim;
Sen sen inadına baksan o gözlere,
                         - gel çöz beni.
Özgürce dağıt ki bulutlara sözcükleri,
Sözcüklerimde kavuşsun özgürlüğüne
Sakınmadan,
                     utanmadan,
                                       kırılmadan
Haykırsınlar umuda,
sevdaya,
              aşka,
                       çiçek açan tohuma,
yankılansınlar bir yamaçtan diğerine,
yankılansın sözcüklerim
beyninin uyarıcı sistemine
usulca ilişsinler yüreğinin bir köşesine.

Hadi uzat ellerini, ulaş ellerime
                           - okşa biraz

Bir papatya kondur saçlarıma,
                          - kokla biraz
Soluğumu soluğuna kat,
                         - soluklan biraz
Gel ısıt yüreğimi,
                         - yaklaş biraz.

Hadi be gülüm;
Bilirim sen de tutsaksın bu yolda
ama ya birlikte gelmeliyiz üstesinden
ya da...
Korkuyorum haklısın
bir insanın daha, gidişini izlemeye gücüm yok
                                         - gel konuş biraz
Anlat bana yüreğini,
yüreğini yüreğime katayım,
yüreğim yüreğinindir,
                                - SEV biraz.

Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
03.08.1999 / 07.05.2001
Salı / Pazartesi

0 yorum:

Yorum Gönder

Yaş-lı Çocuk

Burcu ALP ÖZTÜRK'e

Yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim

hayata karşı

zaman neyi değiştirir ki kardeş

yüreğimin gizinde bulursun

ancak beni

elbet istersen…



Herkese açılmaz dehliz denizlerim

öyle bir coğrafya ki

sabır ister keşfi.

bazen çıkmaz bir labirentte

bulursun kendini

dolanır dolanır aynı noktaya gelirsin

oysa geçtiğin yollarda


bembeyaz kırçiçekleri serilir ayaklarına

görebilirsen tabi…

bakmakla görmek arasındaki fark bu

bakmakta değil

keramet

görebilmekte dehlizi.



Paramparça yüreğimdeki

küçücük

umut ışığı

sımsıcak sarmalar hayatı sevice

dost ki boşa sarf edilecek

sözcük değil

paylaşılmadan yaşamlar

çabalamadan, ırak çorak çöller

aşılmaz


sınırsız okyanusa varılmaz

istersen,

görürsen, yaşarsan

tarihi kalıntılarımdaki çorak coğrafyalarımın

ardındaki sınırsız maviliğe ulaşırsın…

Sonrası bize kalmış!



Asıl

“biz” olabilmekte hayat


paylaşabilmekte solukları güvence

bir

kadeh beyaz şarabın sunduğu keyifte

hüzünlü bir anı’nın bulduğu omuzda


varabilmektir keşf-i diyara…



Kurulan her tümce

yapıtaşlarımızın temelidir.

düşünülerek

oluşturulmalı simetri

milimetrik ölçümlerle kurulu piramitlerin

kimyasını bilemem ama

edebi eserlere ilham kaynağı olmuş

bir

muammadır hala


gizemli bir coğrafya

keşfedildikçe yeni

keşiflere gebe…



yaşlı bir çocuğum ben

büyüyemedim hayata karşı

oysa iç denizlerim öyle kocaman ki

inebilirsen derinlerine


yağmurların ardındaki toprak kokusu

yayılır bedenine

küçücük bir papatya tohumu filizlenir

soluğunla

yetiştirirsin

ve zamanla hayata karşı da büyümüş (?)

yaşı olmayan

yüreğime ekersin…



Sonrası sana kalmış!



Nihal Küçükdönmez

30.09.2005 / Cuma